Yargıtay Kararları Işığında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Müessesi
1-) Tarihçesi
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, CMK'nın 231. maddesine, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle eklenen 5 ila 14. fıkralar ile büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun'un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun'un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla, çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1354 E. 2019/599 K. 15.10.2019)CMK.’dan farklı olarakÇocuk Koruma Kanunun'da denetim süresi üç yıldır.
2-) Hukuki Niteliği
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahiptir. Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2008 gün ve 346-25 sayılı kararında da bu husus; ”Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK'nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Müessesenin yargılama kanununda düzenlenmiş bulunması da onun karma niteliğini değiştirmez.” şeklinde ifade edilmek suretiyle de açıkça vurgulanmıştır.
CMK’nın 223. maddesinde hangi kararların hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; "mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşme kararları” birer hükümdür. Yine “adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları” da yasa yolu bakımından hüküm sayılır. Fakat hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı yukarıda yer alan kanun maddesinde hüküm olarak yer almamıştır.
İşte bu sebeple HAGB kararı davayı sonuçlandıran ve hukuki uyuşmazlığı çözüme kavuşturan nitelikte bir karar olmadığı için hüküm olarak kabul edilemez. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, CMK’nın 223.maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
3-) Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Şartları
Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, yargılamanın herhangi bir sujesinin talepte bulunması şart değildir. Maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hakim tarafından her olayda re'sen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkan verecek biçimde kararda gösterilmelidir. Fakat şunu da belirtmek gerekir ki sanık hakkında HAGB kararının verilebilmesi için HAGB kararının sanık tarafından kabul edilmesi gerekir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun düzenlendiği CMK.’nın 231. Maddesinde hangi şartların varlığında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebileceği açıkça düzenlenmiştir. Buna göre aşağıda yer alan şartların varlığı halinde sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecektir.
A. Suça İlişkin Şartlar:
* Yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
* Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması, gerekir.
Fakat aşağıda belirtilen suçlar bakımından HAGB kararı verilemez;
· 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanunu md. 63/2 gereği, bu kanun kapsamındaki disiplin suçlarının ceza miktarı ne olursa olsun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Ancak, disiplin suçu 26.02.2008 tarihinden önce işlenmişse hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri uygulanabilir.
· Karşılıksız çek keşide etme suçu,
· Disiplin veya tazyik hapsi gerektiren fiiller,
· Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları hakkında HAGB kararı verilemez.
B. Sanığa İlişkin Şartlar:
* Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmaması,
*Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
*Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
*Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul ettiğine dair beyanının bulunması,
*Sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmemiş olması, şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
4-) HAGB Kararı Sonrası Uygulanan Denetim
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Çocuk Koruma Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca 18 yaşından küçük çocuklar açısından bu süre üç yıl olarak belirlenmiştir.
Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.
Yukarıda belirtilen süreler içerisinde hakkında HAGB kararı verilmiş olan sanık hakkında bir yıldan fazla olmamak şartıyla mahkemenin belirleyeceği süre içerisinde aşağıda belirtilen tedbirlere başvurulabilir:
· Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
· Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
· Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebilir.
Erteleme süresi boyunca dava zamanaşımı durur.
Sanık belirtilen denetim süreleri içerisinde kasten yeni bir suç işlemezse ve denetimli serbestlik tedbirlerine uygun bir şekilde hareket ederse, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilir.
Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
5-) HAGB Kararlarına Karşı İtiraz
CMK.’ nın 231. Maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı itiraz yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı, kararın duruşmada öğrenilmesinden veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilebilir.
HAGB kararlarına karşı temyiz veya istinaf kanun yoluna başvuru yapılamaz. Çünkü Ceza Muhakemesi sistemimizde temyiz kanun yolu, yalnızca hükümler bakımından kabul edilmiştir. Yukarıda da daha önceden açıklanmış olduğu üzere hükümler, CMK’nın 223’üncü maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup, hüküm niteliğinde olmayan HAGB kararları bunlar arasında yer almamıştır.
İtiraz incelemesi kural olarak evrak üzerinde ve duruşmasız olarak yapılır. İtiraz mercii, ancak delil tartışmasını gerektirmeyen konuları ele alabilir ve karara bağlayabilir. Dolayısıyla duruşmada kanıtlarla doğrudan temas etme olanağı bulunmayan merciin, kanıt değerlendirmesi yaparak yeni bir hüküm tesisi, itiraz kurumunun niteliğine aykırıdır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22.1.2013 Tarihli, 2012/10-534 E,2013/15 K.Sayılı Kararı ve sonrasında oluşturulan mahkeme kararları incelendiğinde görüleceği üzere; itiraz incelemesinin sadece m.231/6’daki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği ile sınırlı olmayacağı, bu inceleme kapsamında sübuta ilişkin değerlendirme de yapılabileceği vurgulanmıştır.
Öğretide de, itiraz merciinin sübuta ve suç vasfına yönelik inceleme yapabileceği görüşü savunulmaktadır. Öğretiye göre sadece şekli anlamda yapılacak bir denetimin hak arama özgürlüğünün ihlali sayılabileceği, İHAS’nin 13. Maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlali anlamına gelebileceği, ayrıca ceza muhakemesi hukukunun asıl amacı olan maddi gerçeğe ulaşma amacıyla da bağdaşmayacağı görüşü vurgulanmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, iki şekilde kesinleşebilir. Birincisi; söz konusu HAGB kararına itiraz edilmemesi, ikincisi ise karara itiraz edilmesi halinde itirazı incelemeye yetkili merciinin red kararı vermesi ile kesinleşmesidir. Kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı “kanun yararına bozma” yoluna başvurulabilir. Ancak, HAGB kararı aleyhine yasa yararına bozma kanun yoluna gidildiğinde, kanun yararına bozma konusu edilen karar esas yönünden denetlenemez.
Yargıtay kanun yararına bozma başvurusu üzerine yukarıdaki noktalarda hukuka aykırılık tespit ederse, hukuka aykırılık yeni bir yargılamayı gerektirdiği takdirde yeniden yargılama yapılarak karardaki hukuka aykırılığın giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verir. Yargılama yapılmasını gerektirmeyen hallerde ise hukuka aykırılık doğrudan karar verilerek giderilir.
6-) HAGB Kararlarının Hukuk Mahkemelerindeki Kararlara Etkisi
TBK.’nın 74. Maddesinde; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” denilmek suretiyle ceza yargılaması sonucunda kurulan hükmün hukuk hâkimi tarafından bağlayıcı olmadığı açıkça ortaya konmuştur. Ayrıca ilgi madde uyarınca ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimi tarafından bağlayıcı nitelikte olabilmesi için maddi olgu yönüyle kesinleşmiş olması gerekir. Eğer bu yönden kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı bulunmuyorsa, hukuk hâkimini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından da söz etmek mümkün değildir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 01.02.2012 gün ve E.2011/19-639, K. 2012/30 sayılı ilamında vurgulandığı üzere, maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hâkimini bağlamayacağının kabulü gerekir.
Aşağıda yer alan Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere ceza hâkimi tarafından verilen HAGB kararının hukuk hâkimi tarafından bağlayıcı olmayacağı yönünde kararlar verilmiştir:
T.C. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi E. 2010/11397 K. 2011/13671 T. 19.12.2011 sayılı kararında; Yerel mahkemece, olağan genel kurulda tarafların tartıştıkları sırada davalının davacıya tehdit içerir sözler söylediği, ceza mahkemesince davalı hakkında mahkûmiyet hükmü kurulup, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kesinleştiği gerekçesiyle manevi tazminata yönelik istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Borçlar Yasası`nın 53. maddesi gereğince kural olarak ceza mahkemesince belirlenecek maddi olgular hukuk hâkimi yönünden de bağlayıcıdır. Karamürsel Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/411 E – 2009/100 K sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının, şikâyet dilekçesinde ve beyanlarında, davalının babası olan İ.G’nin astsubay olan davalıdan silahını isteyerek “ver şu silahını bu şerefsizlere dünya kaç bucakmış göstereyim” şeklindeki ifadeleriyle kendisinin tehdit edildiğini beyan ederek şikâyette bulunmuştur. Tanık olarak dinlenen H.Ç. ve S.D., davacının yöneticisi olduğu kooperatiften bedel karşılığı ve yaptığı işler nedeniyle daire alan kişilerdir. Kaldı ki, dinlenen tanıkların da aşamalardaki beyanları da çelişkilidir. Ayrıca, davalı hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Şu halde, davacının ceza dosyasında bulunan şikâyet dilekçesi ve beyanları, tanıkların aşamalarda değişen çelişkili beyanları dikkate alındığında davalının davacıya yönelik tehdit eyleminin sabit olmadığının kabulü gerekir. Davalı ceza mahkemesinde davacıya karşı tehdit suçunu işlediği gerekçesiyle cezalandırılmış ise de, "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" karar verildiğinden, bu ceza kararı hukuk hâkimi yönünden bağlayıcı değildir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/2801 E. , 2017/4714 K. T.18.09.2017 sayılı kararında; CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanıkhakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.” Ceza mahkemesinin hükmün açıklanmasınıngeri bırakılması ile sonuçlanan kararı, kesinleşmiş bir mahkûmiyet niteliğinde olmadığı gibi, TBK’nun74. maddesi anlamında hukuk hâkimi yönünden bağlayıcılığı yoktur. Ceza dosyasının incelenmesinde, ceza mahkemesince hangi ifadelerin hakaret suçunu oluşturduğu,davalının leh ve aleyhine tanık beyanlarının hangisine üstünlük tanındığı, hangi tanık beyanına nedenitibar edildiği de tartışılmadan, genel ifadelerle davalının cezalandırılmasına karar verilmiştir. Olayınakabinde sıcağı sıcağına Savcılık soruşturmasında alınan ilk tanık ifadeleri ve yargılama sırasındadinlenen tanık ifadelerinin birlikte değerlendirilmesinde, davalı ...’un davacıya yönelik hakaretmahiyetinde söz ve davranışının varlığının sübut bulmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda anılan kanunhükmü gereği, açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet hükmünün, hukuk hâkimi yönünden bağlayıcılığıda yoktur.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2015/5221 E. , 2015/7322 K. T. 04.06.2015 sayılı kararında ise diğerlerinden farklı olarak söz konusu olayda sanık hakkında HAGB kararı verilmesine rağmen sanığın haksız fiilinin hukuk hâkimi tarafından göz önünde bulundurularak karar verilmesi gerektiği bu sebeple yerel mahkeme tarafından verilen kararın bozulması gerektiği belirtilmiştir.
Davacının, olayın en başından beri değişmeyen istikrarlıanlatımları ve taraflar arasında önceye dayalı bir husumet de bulunmamasını değerlendiren cezamahkemesince sanığın savunması kendisini cezadan kurtarmaya yönelik olarak değerlendirilmiş ve itibar edilmeyerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Her ne kadar ceza mahkemesinden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar hukuk hakimi için bağlayıcı değil ise de tarafların iddia ve savunmaları ile birlikte ceza dosyası bir bütün olarak değerlendirildiğinde davalının davacıya yönelik haksız bir eylemde bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Şu durumda, mahkemece işin esası incelenerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalının davacıya yönelik tazminatı gerektirir bir eylemi bulunmadığı kanaati ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
7-) SONUÇ
- Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları karma niteliğe sahip olup sanık ile devlet arasındaki cezai ilişkiyi sona erdirmektedir.
- Sanık hakkında HAGB kararına hükmedilebilmesi için Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. Maddesinin 5. ve 6. fıkralarında belirtilen şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir. Suça ve sanığa ilişkin şartların gerçekleşmesi halinde sanığın kabul etmesi halinde hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
- HAGB kararı verilmesi halinde sanık, 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulur. Sanığın çocuk olması halinde bu süre 3 yıldır. Sanık hakkında 1 yıldan fazla olmamak şartıyla denetimli serbestlik tedbirleri uygulanabilir.
- HAGB kararı verilmesi halinde erteleme süresince dava zamanaşımı durur. Denetim süresi içerisinde kasten suç işlenmesi halinde veya denetimli serbestlik tedbirlerine aykırı davranılması halinde sanık hakkında verilen hüküm açıklanır.
- HAGB kararlarına karşı, kararın duruşmada öğrenilmesinden veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilebilir. Fakat bu kararlar hakkında temyiz veya istinaf kanun yoluna başvuru yapılamaz.
- HAGB kararlarının, hukuk mahkemeleri tarafından tesis edilecek kararlar açısından bağlayıcı olmayacağı yüksek mahkeme kararlarıyla hüküm altına alınmıştır. Fakat bazı kararlarda bağlayıcı olmadığı kabul edilse de yine de sanığın işlediği fiilin haksız fiil teşkil edeceği ve bu doğrultuda karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Comments